Kayıtlar

23 Nisan

Yaz ayı bitmiş okullar açılmıştı ve 23 nisan için hazırlıklar başlamıştı. Taha 18 Nisan sabahı erkenden uyanmış yemeğini yiyip üstünü giyinmişti. Hemen maskesinide takıp okula gitmişti. Okulda büyük bir hazırlık vardı. Taha: Öğretmenim bu hazırlıklar ne için? Öğretmen: Bu hazırlıklar 23 Nisan için. Taha: Neden ki? 23 Nisan'ın ne önemi var? Öğretmen: 23 Nisan dünya çocuklarının bayramı bu yüzden önemli bir gün. Taha: Bende sizlere yardım etmek istiyorum. Öğretmen:Elbette yardım edebilirsin çok iyi olur! Eğer istersen bir sunum hazırlıyabilirsin. Taha: Evet çok isterim. Taha sunumu için araştırmalar yapar. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin resmi bayramlarından biri. Türkiye ve KKTC yanı sıra Kosova Cumhuriyeti'nde "23 Nisan Kosova Türkleri Milli Bayramı" olarak kutlanıldığını öğrenir. Bu bilgi araştırma duygusunu artırır ve devam eder. 23 Nisanın önceden 1 kasım olduğunu öğrenir. 23 Nisan'ın Atatü

Ufak Bir Roman -3

En sonunda dersler bitmiş, ödevler verilmişti. Ancak öğretmenleri ceza olarak 5 dakika geç çıkartmıştı, oda koşmaya başlamıştı çünkü otobüsü kaçıracaktı! Neyse ki yetişmişti, hemen otobüse bindi. Koltukta otururken bir anda otobüse bir adam binmişti; Yaşlı adam ellerinde poşetlerle ayakta duruyordu, her dönüşte ayakları kayıyor sanki düşecek gibi oluyordu. O ayağa kalktı ve yaşlı adama gelmesini söyledi ve yerini ona verdi. Yaşlı adam teşekkür edip oturmuştu, halinden ne kadar yorulduğu belliydi. 20 dakika sonra ineceği durağa varmıştı, yaşlı adam ile aynı durakta indiler. Merakla adamın gittiği yöne doğru yönelerek onu takip etti. Yaşlı adam onun oturduğu caddenin bir alt sokağındaki parka oturmuştu. Elindeki poşeti bank'ın üzerine koyup salıncaktaki çocukları izlemeye başlamıştı. O ise adama şaşkınlıkla bakarken birden ayağa kalktı ve yaşlı adama doğru yürümeye başladı...

Ufak Bir Roman - 2

Ders herzamanki gibi çok sıkıcı geçiyordu. Neyse ki teneffüs vardı, sabırla teneffüsü bekledi. Teneffüste çok sevdiği kitap okuma tutkusunu dışa vurarak, ne kadarda sessiz okuyordu. O gün dahada heyecanlıydı çünkü yeni aldığı suç ve ceza adlı romanı okumaya başlamıştı. Kitabın ilk sayfalarında çok sıkılmıştı, ancak tutkusuna yenik düşerek okumaya devam etti 50. Sayfadan sonra raskolnikov'un yaşadıkları bayağı sürükleyici olmaya başlamıştı. Dersler ve teneffüsler böyle geçerken en sonunda öğle arası olmuştu.  Herkes yemek yerken o daha bir önceki teneffüste yemeğini yiyip çoktan bitirmişti. Hemen okulun açıldı diye duyuru yaptığı kütüphaneye gitti çünkü sınıfta çok ses vardı. Ancak kütüphane kilitliydi müdür yardımcıları'nın görevi olan kütüphaneyi açma işini hep erteliyorlardı. O bu duruma çok sinirlenmişti. Sınıfına çıkıp kitap okumaya devam ederken saatler böyle geçip gidiyordu... Yazar: H. Taha Çetin 

Ve işte karşınızdayız!

Eğitim Taslağı; Yeni nesilin çoğunlukla bulunduğu daha farklı bir dünya olan siber âlemde bulunuyoruz! Sebebi ise; Gençlerin geleceğe dair ne kadar güzel düşüncelere sahip olduklarını gördük, gözlemledik. Ne kadar imkansızlıklar içinde olduklarınıda biliyoruz. İmkanı olanlarında ne kadar değişik şekillerde, değişik yönlendiriklerinide gözlemliyoruz. Bu ve bunun gibi birçok nedenlerden dolayı:"EĞİTİM TASLAĞI" Projemizi büyük bir eczane gibi, siz değerli anne ve babalara vede geleceğimizin mutlak teminatı olan sevgili gençler ve çocuklar'a sunuyoruz. Bildiğiniz gibi gençlere yönelik büyük bir önyargı var, bizler ise bu önyargıları kırarak gençlerin ne kadar parlak olduğunu ortaya çıkaracağız! Bu sebepten onların ne yaptığını ve nasıl onlara daha yakın olacağımızı düşündük ve araştırdık! İntarnet ortamında daha aktif bulundukları ve azda olsa bir kesim gençlerin gerçektende kitap okuduğunu fark ettik! Evet, bu bir parlamaydı. Bu ışığı görür görmez hemen metinlerimizi intarne

Ufak Bir Roman - 1

Aslında pekte erken kalkmazdı ama o gün biraz garipti, sanki birşeyler olacak gibiydi. Herzamanki gibi üstünü değiştirip okula gitmek için yola koyuldu. Yokuş aşağı inerken bir yandan düşüncelere dalmıştı.  Fakat birden sarsıldı, az kalsın yokuş aşağı düşecekti! Etrafta neyin onu böylesine sarstığına bakınırken ayakkabısının ufak bir taşa takıldığını anladı. Durağa varmıştı otobüse binerken o taş aklına geldi!  Tekrar düşüncelere daldı; Kendi kendine: "Bukadar küçük bir taş nasıl oluyorda beni sarsabiliyor?" Diye düşünüyordu ancak henüz cevaba ulaşamamıştı, otobüs sert bir dönüş yapınca kendine geldi ve etrafına bakındı, az kalsın ineceği durağı kaçırıyordu! Neyse ki hemen indi. Okula doğru giderken çantasından kulaklığını çıkartıp hayranı olduğu klasik müziklerden birisini açmaya karar verdi. Listesinden müzik seçerken uzun zamandır dinlemediği 40. Senfoni'yi açtı. Müziğin dünyası onu öylesine büyülemişti ki yürürken yanlışlıkla başka bir yere gitmişti! Bu durumu fark ed

Yeşil Ay Haftası

Taha sabahın erken saatleride uyanmış ve elini yüzünü yıkayıp hemen bilgisayarının başına geçmişti, tarayıcıya girip Yeşilay hakkında araştırma yapmaya başlamıştı. İsterseniz Taha'ya bunun sebebini soralım: Rob-ot20989: Taha niçin bu kadar erken saatte bilgisayarda araştırma yapıyorsun? Taha: Okulumuzda düzenlenen "Yeşilay Haftası" için bir sunum hazırlıyorum. Yeşilay ne? çok merak ediyorum bu yüzden erkenden başladım. Rob-ot20989:  Bu "Yeşilay Haftası" ne zaman? Taha: 1-7 mart arası Yeşilay Haftası olarak geçiyor. Araştırmalarıma devam ediyorum. Rob-ot20989: Hmm... Peki ne bulabildin? Taha: Herşeyi buldum! Mesela: Yeşilay ne işe yarar, hedefleri nedir? gibi daha birçok şey! Osmanlı zamanında Mazhar Osman Uzman ve arkadaşları tarafından Sultan Vahdeddin'in izniyle 5 Mart 1920'de İstanbul'da "Hilal-i Ahdar" adıyla kurulmuş. Mesela: Yeşilay; sigara, alkol, zararlı maddeler ve son dönemde maalesef buna  teknoloji bağımlılığı da eklenmek sureti

Gözlerini Açar

Gözlerini açar. Sabahın erken saatlerinde daha güneş doğmamışken enerji dolu bir şekilde uyanır. Elini ve yüzünü yıkayıp hemen okul çantasını hazırlar. Ardından üstünü giyinip, mutfakta kendisine sessizce tost yapıp yer. Babasından aldığı harçlığı kontrol eder ve evden çıkar. Hâlâ güneşten eser bile yoktur karanlıkta sokak lambalarının aydınlattığı yolda huzur dolu sessiz bir biçimde yürürken birden saate bakar ve hiç saate bakmayan birisi olarak çok şaşırır, çünkü saat daha 06:25 geçiyordur. Ancak beklediği otobüs 07:10 da sefere başlıyordu çok şaşırmıştı ama bir yandan mutluydu, hemen otobüs durağının yanındaki kafe'de bir çay eşliğinde Dünya klasiklerinden Dostoyevskinin "Yer altından notlar" adlı kitabını okumaya başlar.  Kitapta bir yer onun çok dikkatini çekmiştir; (İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur..") Okurken bir yandan çayını yudumluyordu ancak kitabın dünyasına dalmıştı tâki çayının soğuduğunu fark edene